29 Mayıs 2012 Salı

Ekşi Sözlük Arama Kurtarma Ekibi

(bkz: esake)

sözlüğün duyarlı yazarlarının oluşturduğu; olası bir `doğal afet` karşısında olabildiğince çabuk örgütlenip olay yerine varma ve mümkün mertebe duruma hakim kişilerin öncülüğünde duruma müdahale etme görevi olan ekiptir.

ekibin; doğal afetler ve arama kurtarma ihtiyacı olan durumlar karşısında olay yerine imkanlar dahilinde en hızlı şekilde ulaşarak arama kurtarma işlemini yapması planlanmaktadır.

malumunuz üzere ülkemiz topyekun `deprem` bölgesidir. ancak yalnızca deprem değil; `terör`, `sel`, `yangın`, toprak kayması, köprü çökmesi gibi afetler ve arama kurtarma ihtiyacı olan durumlar da sürekli olarak ülkemizde vuku bulmaktadır.

bizler de `ekşi sözlük` olarak bu gibi üzücü durumlara duyarsız kalmamalı, yalnızca klavyelerimiz başında değil, olay yerinde ''arama kurtarma'' ekibi olarak da bulunmalıyız.

sözün sözü, imkanı olan duyarlı sözlük yazarlarının katıldığı ekiptir. özel mesaj ile katılmak istediğinizi belirtirseniz bu entry'yi editleyip adınızı bu güzel ekibe yazabilirim.

Ekşi Sözlük Doğ Sporları Kulübü

(bkz: esdok)

2012 yılında şahsımın kurucu başkanlığını üstlendiği ekşi sözlük kulübüdür. üyelerimizin büyük bölümü sözlükçü olması beklenmektedir. tabi ki +1'ler ile birlikte büyüme hedefimiz de vardır.
kuruluş tarihinden itibaren (29 mayıs 2012) özellikle istanbul ili ve çevresinde bulunan `kanyon`larda ya da `doğal parkur`larda günübirlik `trekking` ya da haftasonu `kamp`ı şeklinde etkinlikler planlanacaktır.

özellikle `körfez`i çevreleyen `samanlı sıradağları` bu etkinliklerde çok önemli bir yer oynamaktadır.
istanbul içinde `:bildiğim kadarı ile` yayla olmadığından bu etkinlikleri `kocaeli`'de yapmak daha makuldür.

`soğukpınar`, `serindere`, `menekşe yaylası`, `maşukiye` yanıkdere, `ballıkayalar`, yalova `erikli yaylası`, `kartepe` gibi sayısız bölgede kamp bölgesinde `doğa yürüyüşü` ve hızla kirlenen doğayı koruma temizleme çalışmaları planlanmaktadır.

kulüp üyelerinin ekip çalışmalarını kuvvetlendirmek, taktik strateji ve adrenalin seviyelerini arttırmak amacıyla `paintball` aktiviteleri de yapılacaktır. eğer kulübümüz yeterince büyürse belki de gerekli ekipmanı kendimiz alıp bu aktiviteyi doğal parkurda yani doğada da düzenleyebiliriz. ki çok `şükela` olur.

ayrıca `kayak` sporunun günden güne önem kazanmasıyla birlikte özellikle kış aylarında belirli kayak merkezlerine geziler düzenlenecek ve bu gezilerde kayak yapmayı bilmeyen kulüp üyelerine bilenler tarafından ücretsiz ders verilecektir. eğlenirken öğreceteğiz, öğretirken de eğleneceğiz. bu sayede de hem ülkemizde hem de çevremizde bu sporu daha tanınır hale getirebileceğiz.

ilk okunduğunda ne kadar fantastik gelse de, fay hattı üzerinde oturduğumuzu düşünürsek bu kulübe üye olanlardan ve bittabi tüm sözlük ahalisinden gönüllü kişilerin şuraya da bakmalarını rica edeceğim;

(bkz: ekşi sözlük arama kurtarma ekibi)

kulübümüzden `ekşi sözlük arama kurtarma ekibi`ne üye olanlar; doğa yürüyüşü, kamp, tırmanış gibi aktiviteler esnasında kaybolan, düşen ya da yardıma ihtiyacı olan üyelerimizi gönüllü olarak destek olacaktır.

özellikle nisan-mayıs aylarında üyelerimizin yüksek katılımı ile birlikte melen çayı üzerinde `rafting`, doğa yürüyüşü, kamp gibi aktivitelerimiz olacak.

ayrıca; üyelerimize su altı `tüplü dalış` aktivitesi için `:katılıma bağlı olmak şartıyla`türkiye'nin çeşitli dalış merkezlerinde dalışlar organize edilecek, daha önce bu eğitimi almamış üyelerimize de olabildiğince indirim sağlanacaktır.

sözün özü; `doğa yürüyüşü`, `kamp`, `rafting`, `arama kurtarma`, `tüplü dalış`, `rüzgar sörfü`, `kano`, `dağ bisikleti`, `kayak`, doğayı korumak ve temizlemek gibi aktiviteler, kulübümüzün düzenleyeceği etkinliklerin başlıcalarıdır.

daha önce hiç denemediğiniz bir spor hakkında temel eğitim alma imkanına sahip olacaksınız diğer üyelerimizden. aldığını eğitimi pratiğe döktükten sonra ileride siz de bir başka üyeye bu deneyimlerinizi aktarabilirsiniz. bu da bir nevi `lonca` sistemi oluşturmaktadır. kulübün yararınadır. sözlüğün yararınadır.

üye olmak isteyenler özel mesaj ile tarafıma bildirim yapabilirler. edit'ler halinde buraya eklerim.

vatana millete hayırlı olsun.

5 Haziran 2010 Cumartesi

Diken içindeler,
ama gül gibiler.
Hapisteler,
ama şarap gibiler.
Balçık içindeler,
ama gönül gibiler.
Gece içindeler,
ama sabah gibiler.

23 Mayıs 2010 Pazar

Sansür Perdem

virajlı harfler gibi yaşadım
s' de kaldım; kahrın alfabe(s) inde
ölümler vardı öldüm, ateşler vardı yandım
bir yanardağ gibi içimden dünyanın yüzüne karşı
...içimden aşkların, inançların yüzüne karşı
ihanetle öpüştüm, yazgıma küstüm
öpüştüm ölümlerle, vuruldum düştüm
yapraklar sallanıp dururken ağaçlarda
içimde yarım kalmış bir orman

yağmurlar vardı, hepsini yağdım
ne beklenen gelendi ne gelen beklenendi
devrildim sabrın tehditkâr kabzasıyla
uygarlık yarım kaldı, dedim ey zerdüşt
ve yarım barbarlık da
ikisi de caymadı...
gökyüzü soldu
avuçlarımda gencecik bulutlar öldü
ardımdan sürüyerek getirdim kendi ölümü
alın dijital dünyanıza kadavra yaparsınız
içimde yarım kalmış bir orman
içimde yanmış kalmış bir orman...

kan bile ter ederken damarını, zamanlar an'larını
her aşk kendi masalını...

eddim, yapraklar mı terk eder ağaçlarını
yoksa ağaçlar mı yapraklarını?

dedim, kimse konuşmayacak mı artık
susuşlarını?
kimse...kimse toplamayacak mı çığlıklarını?

ve neden birbirinin yüzüne yaslamış herkes
kanlı mahcup bayraklarını?

yanıt yoktu...
çünkü soru yoktu, soru yoktu, soru yok!
dedim ey nüshasız aslım
be acıların hesabını veren yok; onları güneşe ser
onları güneşe ser, güneşe!
acı bu, herkes her yerde, o da güneşte çeker
sonra katlar dolabına koyarsın
arada bir çıkarıp ütülersin, anarsın
bu acılar başka ne işe yarar
bu başkalar hangi acıya yarar?

/devrilse de üstümüze şehir yarar
insana
acıtsa da kalbinizi şiir yanar
insana.../

yapraklar sallanıp dururken ağaçlarda
içimde yarım kalmış bir orman
içimde yanmış kalmış bir orman

kentli bir münzeviydim
virajlı harfler gibi yaşadım
ölümler vardı öldüm, ateşler vardı yandım
parlayıp yiterken kahrın alacasında
na çar bir gölgeydim şehrin uğultusunda
ve yalan bir müfreze hayatın ordusunda
nere dönsem iğretiydi bir yanım
ateş yanım, duman yanım, kül yanım
gelen yarım, giden yarım, ben yalım
yapraklar salllanıp dururken ağaçlarda
içimde yarım kalmış bir orman
içimde yanmış kalmış bir orman

ödeştim cehennemimle hiç dublör kullanmadan
boğuldu su, yenildi aşk, çürüdü devlet
içimde çok yanılmış bir orman
içimde çok yanılmış bir orman...

20 Nisan 2010 Salı

...

Hayatımı yazmaya kalksam buraya, sığar mı acaba? Yeter mi ki bana 29 aciz harf? Ya da ölümüne susmak, anlatabilir mi söylemek istediklerimi? Öykü olsa, ben okusam, bitmese...
Biteceğini anladığımda tekrar, sil baştan yazsam? Kalemim kırılsa, kanımla yazsam?

Kim okur?

11 Nisan 2010 Pazar

Boşver Be Yaşı Başı..

Boşver Be Yaşı Başı…

Boşver be yaşı başı!
Gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?..
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
Sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver?
Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
Gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
Gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.


Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
Ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında,
Bırak aksın yollarına.
Yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın.
Sen inan yüreğine,
Hem ona geçmezse kime geçer sözün?..
Büyü büyü… bak ellerin ayakların kocaman.
Aklın da maaşallah yerinde,
E ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
Akıllı ol, yüreğin gelir peşinden,


Boşver yaşı başı,
Aşk var mı aşk, sen ondan haber ver?
Takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere.
O çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
Atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir
Kış günü, öl gitsin…
Parayı pulu savurup,
Bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin,
Savrul gitsin…


Boş ver be yaşı başı, kim tutar seni kim,
Kendi yüreğinden başka kim?.
Aklını al da öyle git,
İster bir duvara, ister bir od aya, ister kıra
Bayıra vur da git.


Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle
Bırakmadıkça birine.
O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
Seveceksen ve öleceksen uğruna…
Yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa…
Yaş 70′e gelse bile, hayat daha bitmemiş.
Sen mi biteceksin?
Çekeceksen bile bayrağı,
Yaşadım ulan dibine kadar diyemiycek misin?

Can Yücel

9 Nisan 2010 Cuma

Can Dündar'dan...

Hiç bir insanı unutmak,
Bir insandan vazgeçmek,
Bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda
Kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi,
Hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,
Her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip
ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek ,
ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana,
ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi
Sen hala bu kadar sevgili iken?
özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemiğini yakarcasına özlemek...
çok kötü değil mi?
bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu işitememek ,
Artık sonunun "pi" hali değil mi?
biliyorsun değil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayıştır o,
kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak
belki bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek,
belki şu an arkamda yürüyen insanların içinde bir
yerde demek,
belki şu an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar
yaşamak
Ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insanı farketmeden.
Sen de biliyorsun değil mi bunları?
Bir sinema koltuğunda sende iki kişi gibi oturdun mu
hiç?
Hiç iki kişi gibi zevk aldın mı bir konserden yalnız başına.
güzel bir kafe keşfettiğinde,
güzel bir film seyrettiğinde,
güzel bir şarkı dinlediğinde
Güzellikleri oranında eksik kaldıklarını hissettin mi
paylaşamadığın
için
onunla.
Bir barın kalabalığında hiç yarım vücudunla sallandın
mı ortada?
Hiç iki kişilik beyninle yarım insan olabildin mi?
baktığında aynana sadece yüzünün bir yarısını gördüğün
oldu mu hiç?
sana hayatındaki en büyük yoksunluğu yaşatandan
nefret edemediğin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu bacağını kesen bir
insanın yüzüne
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar
oldu mu hiç?
hayatta inandığın bütün değerlerini altüst eden
birisine aşk şiirleri
yazabildin mi?
Onu içinde korumanın seni yok etmek olduğu zamanlara
feda oldun mu hiç?
İçinde ağlayan çocuğa umut şarkıları söyleyemediğin,
özlemini,
susuzluğunu,
açlığını gideremediğin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasını gördüğün
ama merhem olamadığın zamanlar.
gücünün,
hani o tanrısal gücünün
bir çocuğun ağlamasını susturamayacak kadar olduğunu
gördüğün zamanlar
oldu mu hiç?
hiiiiiiiç....
hiiç...
hiç...
bir hiç...